30 Temmuz 2010 Cuma

TERS YÖNDE OLAN BEN MİYİM?

Hiç yanlış yöne gidiyormuş hissine kapıldığınız oluyor mu? Herkesin, her şeyin üstünüze üstünüze geldiği , herkes yanlış yönde olamaz ya, ben ters yöndeyim galiba dediğiniz oluyor mu?

Ben o kadar sık yaşıyorum ki bu hissi. Durup defalarca kontrol ediyorum, evet doğru yöndeyim diyorum ama bütün dünya üstüme yürümeye devam ediyor.

Yanlış bildiklerim, başkalarının doğrusu...

Doğrularım başkaları için anlamsız...

Akıntıya karşı kürek çekmekten yorulup, kendinizi suyun akışına bırakmak istediğiniz oluyor mu?

Vazgeçip bütün çabalarınızdan, hayatın içinde kaybolmak....

Koparıp duyarlı damarınızı duyarsızlığın tembel kollarına yaslanmak,

zihninizde biriktirdiklerinizi silip, cahilliğin huzuruna ulaşmak.....

Bugün çok yorgunum galiba hem de çok...

Huysuzluğum, karamsarlığım hepsi yorgunluktan.

Güzel bir uyku herşeyi halleder.

İyi Geceler

Tatlı Rüyalar

28 Temmuz 2010 Çarşamba

SICAKLA SAVAŞMAK


Sıcak çoook sıcak......
Daha da sıcak olacak.....

Artık sıcakla savaşıyoruz resmen.
Serinlemek için ne yapsak, ne yesek, nereye gitsek...
Günün en önemli sorunu sıcak!

Bugün canım kocacığım yine üzerinden buharlar çıkarak döndü eve. Bütün günün yorgunluğu sıcağın eziyetiyle birleşince dayanılmaz oluyor haliyle.

Canım'ı serinletmek için birşeyler hazırlayayım derken ortaya bu kavun kasesi çıktı.


Evde olan malzemelerle, bir dakikada hazırlandı.

Elbette daha farklı malzemelerle (mesela benim ev kurabiyelerimle) daha şık sunumlar da yapılabilir.

Belki görüntüsüyle sizi de serinletir yada sevdiklerinizi serinletmek için ilham verir diye düşünerek sizlerle paylaşmak istedim.


Afiyet Olsun !

27 Temmuz 2010 Salı

TERASIMIZIN SON HALİ

İşte projemizin bütün ürünlerinin bir arada kendi yerlerindeki görüntüleri.


Bu arada 'minik' yuvarlak yastıkların yapımını istemiş benden. Aslında oldukça kolay ancak yazıyla anlatabilirmiyim bilemiyorum. 45x125cm ölçülerinde düz renk kumaştan bir dikdörtgen kesiyoruz. Kısa kenarlarından kumaşı birleştirip dikiyoruz. Uzun kenarları büzüyoruz. Bu büzülen kenarlar yastıkların orta kısmı oluyor. Desenli kumaştan  10 cm çapında iki daire kesip, büzülen kenarları bu yuvarlakların etrafına dikiyoruz. Yastığı elyafla doldurduktan sonra son olarak pofuduk görüntü verebilmek için, ortadaki yuvarlakların etrafını büyük bir iğneyle yastığın içinden geçerek karşılıklı dikiyoruz. 

Anlatılanla insanın gözünde canlandırması biraz zor ama ne yazık ki elimden gelen ancak bu.




Herkese mutlu salılar ....

25 Temmuz 2010 Pazar

BERAT KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN

Bugün mübarek üç ayların ikinci ayı olan Şaban ayının 15. günü yani Mübarek Berat Kandili. Böylece üç ayların ortasına erişmiş bulunuyoruz.

Ramazan ayına kavuşmaya sadece onbeş günümüzün, Mübarek Kadir gecesine de kırk günümüzün kaldığının habercisi olmak dışında çok önemli bir gün bugün.

Geçtiğimiz yılın muhasebesinin yapıldığı, gelecek yılın planlandığı gün.

Gelecek yılın önemli olayları bugün planlanmaya başlar ve Kadir gecesi sonuca bağlanırmış.

Bu gecede Yüce Rabbim büyük günahlar harici af dileyen herkesi affeder, içten dileyen herkese dileğini nasip edermiş.

Hepimizin bildiği gibi; geçmiş yılın hesabı, gelecek yılın planlanması dışında, benim de yeni öğrendiğim bir özelliği daha varmış bu gecenin. Kuran'da da bildirilmiştir ki Kuran bu gecede dünyaya indirilmiş, Kadir gecesinde de Sevgili Peygamberimize indirilmiştir.

Bu kadar önemli bir geceyi israf etmeyin. Size yılda bir kez sunulan bu şansı boşa harcamayın. Önünüzdeki bir yılı belirleyecek bu geceyi, hatta bugünden itibaren bayrama ulaşana kadar her geceyi elinizden geldiğince dolu dolu geçirin.

Tam bir teslimiyetle dileyin, dua edin.

Kendi adıma benim bu geceden beklentim çok.

İnşallah ben de, sevdiklerim de, sizler de berat edenlerden oluruz bu gece.

Herkesin Berat Kandili Mübarek olsun.

21 Temmuz 2010 Çarşamba

VE SON ÜRÜNÜMÜZ RUNNER


Bu da teras projemizin son ürünü runner. 



Runnerın bir yüzünü düz pembe kumaştan diğer yüzünü ise desenli kumaştan tasarladım.
Böylece iki farklı kullanım seçeneği olabilecek.


İki ucuna pembe ve yeşil tonlarında boncuklarla püskül yaptım.

Bu runner teras projemizin son parçasıydı. Bütün parçaları yerlerine yerleştirilmiş olarak fotoğraflayıp sizinle paylaşacağım.

Böylece bu projeyi tamamlamış oldum. Gerçi bir iki ufak parça daha var aklımda ama genel olarak tamamlanmış sayılır.

Emeği geçen herkese teşekkürler.

Canım kardeşim ve sevgili eşi de çok mutlu günlerde güle güle kullansınlar.

20 Temmuz 2010 Salı

TERAS PROJESİNİN YENİ ÜRÜNLERİ

Bunlar da pembesinden yeşilin yastıklarımız. Terastaki rattan oturma grubunu süslemek üzere tasarlandılar.

Sıradan yuvarlak yastıklar yapmak yerine daha pofuduk bir görüntü versin diye, biri pembe biri yeşil büzgülü yastıklar tasarladım. 



Fillerimize arkadaş olsun, konsepti tamamlasın diyerek bir de fil yastık tasarladım. Fil yastığımızın bir tarafı pembe bir tarafı yeşil kumaştan dikildi. Böylece iki farklı kullanım seçeneği olur diye düşündüm.


Desenli kumaşımızla da küçük dikdörtgenler şekline iki yastık daha tasarladım.


.

Yastıklarımızın içini elyafla doldururken yine sevgili kızım ve oğlum bana yardımcı oldular. Birbirleriyle yarışa girip öyle bir doldurmuşlar ki elyafın bir kısmını geri çıkardık. Heryer ve herşey elyaflandı ama ne yapalım olacak o kadar.

Yastıklara son dokunuşları da sevgili anneciğim yaptı.

Emeği geçen herkesin eline sağlık. Sahipleri de güle güle kullansınlar İnşallah.

Teras projemiz bitti sanmayın, devam edecek.....



19 Temmuz 2010 Pazartesi

BAY FİL VE BAYAN FİL


Kardeşim ve eşinin yeni evlerinin terasını süsleme projemden bahsetmiştim sizlere. Bu projeyle meşgul olduğum için geçen hafta çok fazla bir şey yazamamıştım.

İşte teras projemizin ilk parçaları saksı filler.


Yukarıda gördüğünüz saksıları ev sahiplerimiz kendileri seçip almışlar. Saksılar ham çömlek halindeydi. Filleri teraslarına yerleştirecekleri için terasın pembe-yeşil konseptine uygun olarak süsledik.

Kaplumbağaları sadece gümüşe boyamakla yetindik.

Bahçenin içine yerleştirecekleri sepetleri ise sadece vernikledik.


Fillerimizin ikisini de gümüş renge boyayıp,  Bay ve Bayan fil olarak tasarlamaya karar verdik. Bayan fil için pembe-yeşil tonlarında bir kolye ve halhal yaptım. Gözlerine de yeşil boncuklar yapıştırdık. Bayan fil yeşil gözleriyle alımlı bir fil hatun oldu.


Bay fil haliyle daha sade oldu. Gözleri için beyaz inciler kullandım, boynuna da gümüş renkli kurdeleden papyon niyetine bir fiyonk yaptım.

Fillerimizi de, sonraki günlerde sizinle paylaşacağım diğer parçaları da sadece ben yapmadım, bir ekip çalışmasının ürünleridir.

Buradan sizlerin huzurunda ekip arkadaşlarıma teşekkür etmek istiyorum.

Filleri boyarken minicik elleri ve minicik fırçalarıyla bana yardım eden sevgili oğlum ve kızıma,

boyama işinin büyük kısmını bitiren ve içlerine çiçekleri elleriyle diken babişkoma, 

tabi ki bütün tasarıma eşsiz fikirleriyle yön veren canım anneme

çooook teşekkürler.

Teras projemizin diğer parçaları bir sonraki yazıda....

Bizi izlemeye devam ediniz lütfen !!!

15 Temmuz 2010 Perşembe

APARTMAN DAİRESİ Mİ BAHÇELİ EV Mİ ???

Canım kardeşim ve sevgili eşi bahçeli bir ev aldılar. Geçen sene nisan ayında evlendiklerinde bir apartman dairesi almış, aylarca da dekorasyonuyla uğraşmışlardı. Kardeşimin mühendis eşinin de mimar olduğunu belirtirsem sanırım uğraşlarının boyutunu anlarsınız. Epeyce emek vermişlerdi evlerine.

Bahçeli bir ev olasılığı ortaya çıkınca tereddütsüz vazgeçtiler evlerinden ve neredeyse bir hafta içinde taşınıverdiler yeni evlerine.

Bu aralar yeni projem onların teraslarını süslemek. Proje de pek çok tasarım var. Kafamdakilerin ne kadarını gerçekleştirebilirim bilmiyorum ama yakın zamanda sizlerle de paylaşacağım.

Tasarımlardan çok bu aralar zihnimi meşgul eden başka şeyler de var.

Biz evlendiğimizden bu yana yani onbir yıldır aynı evde yaşıyoruz. Bizim için yeterince konforlu olan, ayrıca güzel bir manzarası olan bir apartman dairesi. İki çocuğumuz da bu eve doğdu. Çok güzel anılar var her köşesinde. Doğumgünleri, çocuklarımızın ilk adımları, dostlarla paylaşılan yılbaşı kutlamaları, kahkahalar...

Sadece dört duvar aslında ama ...

Ben mi çok duygusalım ???

Benim için sadece bir ev değil anlayacağınız.

Ama onbir yılın sonunda eskidi elbet iyi bir tadilata ihtiyaç var. Küçük kızımdan dolayı tadilatı biraz daha ertelediğimizden ve ufak tefek dokunuşlarla evime yenilik yapmaya çalıştığımdan bahsetmiştim size.

Aslında son bir yıldır evimize tadilat yapmak mı daha mantıklı yoksa yepyeni bir eve sahip olmak mı tartışması yaşıyoruz kendi aramızda. Yeni bir ev olacaksa da, çocuklarımızın mutluluğu için bahçeli bir ev olmalı diye düşünüyoruz.

Ama bir yıldır ben ne evimden vazgeçebiliyorum ne de bahçeli ev konusunda  bir karara varabiliyorum.

Yaş almanın etkilerinden biri de bu işte. O kadar çok detayı düşünüyorsunuz ki karar vermek çok zor oluyor. Bizim yeni evliler akıllarında bile yokken bir anda karar verip bir haftada taşınıverdiler. Biz hala kararsızız.

Apartman dairesi ve bahçeli evin avantajları ve dezavantajlarını alt alta yazıyorum, kıyaslıyorum... Birini diğerinden öne çıkaramıyorum. 

Sizce ???

Apartmanda yaşamak mı ?

Bahçeli ev mi?

14 Temmuz 2010 Çarşamba

İŞTE TASARIM AYAKKABILARIM


Profilimi okuduysanız kendi ayakkabılarımı hatta mobilyalarımı da kendim tasarlamak istediğimden söz etmiştim.

Zaman zaman eşime şöyle bir koltuğumuz olsa, şöyle bir sehpamız olsa dediğimde, senin hayalindeki eşyayı nasıl bulalım, en iyisi sana bir marangozhane kuralım diyerek takılır bana.

Marangozhane için daha epey beklemem gerekli ama ayakkabı tasarımı için kolları sıvamaya karar verdim. Burda dergisinin temmuz sayısında bir ayakkabı süsleme örneği vardı.

Benim de dolabımda yıllardır giymediğim, artık gözden çıkardığım siyah bir ayakkabı vardı. Alırken de çok fazla para vermemiştim. Dolayısıyla içimden geldiği gibi süslemekte bir sakınca görmedim.


Yapılışına gelince; rugan deriden üç farklı boyda 4 er tane  yuvarlak kesiyoruz.


Her yuvarlak parçayı fotoğrafta gördüğünüz gibi önce ikiye sonra dörde katlayıp,  ortasından el dikişiyle sabitliyoruz.


Diktiğimiz derileri istediğimiz gibi sıcak silikonla ayakkabıya yapıştırıyoruz.

Ben sadece ayakkabını arka kısmına yarım çiçek görüntüsü verecek şekilde yapıştırmayı tercih ettim.


Bir de taş eklemeyi düşünmüştüm ama ayakkabı bu haliyle de yeterince kokoş oldu.

Benim için bile kokoşluğunda bir sınırı var.


Sizce nasıl olmuş?

Bu aralar değerli yorumlarınızı esirgiyorsunuz benden. Betty Boop tişörtüme bile tepki vermediniz.

Koyu renk fonun gözü yorduğu yönündeki eleştirilere kulak vererek blogun tasarımını da değiştirdim.

Bu konuda da yorumlarınız bekliyorum.

Hepinizi öpüyorum.

Mutlu Çarşambalar....

12 Temmuz 2010 Pazartesi

BETTY BOOP SEVDASI 2. PERDE

tişörtümün yeni hali

Betty Boop 'a olan sevdamdan daha önce bahsetmiş ve yenilediğim tişörtümü sizinle 'BETTY BOOP SEVDASI'   başlıklı yazımda sizinle paylaşmıştım.

O yazıda bir yenilenecek bir tişörtüm daha olduğunu anlatmıştım.

tişörtümün ilk hali

Bu tişörtü oğluşum bana doğumgünümde hediye etmişti. Bu sebeple çok kıymetli, vazgeçmem mümkün değil ama hem eskimişti hem de daralmıştı.

İlk tişörtümden sonra bu tişörtü de yenilemeye karar verdim.

Araya pek çok tasarım, dikiş, seyahat vs. girdi. Nihayet tişörtümü yenilemeye vakit bulabildim.

Buyurun Betty Boop sevdasında ikinci perde;


8 Temmuz 2010 Perşembe

MİRAÇ KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN

Bugün Hicri takvime göre Recep ayının 27. günü yani Miraç Kandili.Mübarek üç ayların ikinci önemli gecesi bugün.

Ramazan ayına biraz daha yaklaştığımızın da müjdesidir benim için.

Miraç, Hz. Muhammed'in Mekke'den Kudüs'e oradan da göğe yükselmesidir. İman etmeyenler için olması mümkün olmayan bir olay, ama biz inananlar için kesin bir gerçektir. Bu yönüyle de imanın imtihanıdır bana göre.

Miraç kelime olarak merdiven de anlamına gelirmiş. İnsanoğlunun manevi yükselişinin anahtarı yani merdiveni verilmiştir bu gecede, yani namaz.

Bu yaşıma kadar namaz kılmayı bir türlü günlük yaşantısına sokamayan benim için bu gece çok özel. Her yıl niyet edip, bir türlü uygulayamadığım büyük kararımı hayata geçirip bu günden itibaren namaza başlamak istiyorum.

Siz de bu geceyi boşa geçirmeyin.

Dualarınızda beni de unutmayın.

Herkesin Miraç Kandili mübarek olsun !

7 Temmuz 2010 Çarşamba

KELEBEK AŞKINA


Daha önce ayakkabı sevdamdan ve genelde önce ayakkabı alıp, daha doğrusu aşık olduğum ayakkabıyı alıp, o ayakkabıya uygun kıyafet tasarlamaya çalıştığımdan bahsetmiştim.


Aynı şeyi bu yukarıda gördüğünüz kolye için de yaşadım. Bu kolyeyi belki siz de MANGO mağazalarında görmüşsünüzdür. Ben gördüğüm an aşık oldum. Rengarenk, gösterişli, üstelik  kelebekli...

Bu kolyeyi kullanmak için sarı bir gömlek canlandırdım gözümde.

İşte sarı gömleğim ve kolyem. 



Yalnız henüz karar veremediğim bir şey var ki o da bu gömlek ne renk ayakkabıyla giyilir?

Sarı, çok fazla sarı olur.

Kırmızı, mavi, yeşil, beyaz  veya krem .....

Sizce ?

6 Temmuz 2010 Salı

BİR ZAMANLAR TUNİKTİ.....


Hamileyken almıştım bu tuniği ZARA'dan. Aslında hamile koleksiyonundan değil normal koleksiyondan bir parçaydı ama göğüs altından büzgülü olduğu için hamileyken giymek için ideal bir kıyafetti.

Doğumdan sonra kullanamadım tuniğimi. Çünkü tayt üzerine giyince hala hamile gibi görünüyordum. Malum doğum kilolarımdan hala kurtulamadım.

Kumaş alırken kırmızı ekoseli kumaşı görünce, aklıma tuniğimi bu ekoseli kumaşı kullanarak elbiseye çevirmek geldi.

Ne yazık ki tuniğin ilk halinin fotoğrafını çekmemişim.

Bence yeni hali daha şık ve kullanışlı oldu.

Sıkıldığınız elbiseleri, tunikleri, tişörtleri ve hatta hırkaları benim ekoseli kumaşım gibi renkli kumaşlarla süsleyip, yepyeni bir kıyafet elde edebilirsiniz.

5 Temmuz 2010 Pazartesi

HUZUR DOLU BİR PAZAR


Her ne kadar et sevmez bir insan olsam da mangal sofraları benim için yazın vazgeçilmezidir. Yemyeşil bir bahçede, şık bir sofra, aile veya dostlarla birlikte serin akşam üstlerinde, mangal kokusu eşliğinde yenen köfteler, kanatlar, özellikle de sucuklar.

Et görmeye dayanamayan ben Kayserili olmaktan mıdır bilmem, bayılıyorum sucuğa pastırmaya. Bir de mangalda pişerse, of of dayanamam.



Yaz bu sene bir türlü gelemedi bizim buralara. Biz de bir türlü bütün aile toplanamadık. Nerdeyse yazın ortasını bulduğumuz şu günlerde nihayet biz biraraya gelip yazın ilk mangalını yakabildik bu pazar.

Oğluşumun masanın yanında poz vermesinin sebebi ne?

Sebep işte bu salata. Oğluşum elleriyle süsledi. Ortadaki domatese ayrıca dikkat!

Mangal canım kardeşime emanetti.

Közlenmiş soğanlar, kırmızı biberler ve domatesler Gülşah'cığımın ellerinden.

Hep beraber soframızı hazırladık, hep beraber keyifli bir sohbetle midelerimizi tıka basa doldurduk.

Organik yumurtalarını bizden esirgemeyen tavuklarımız.




İnsanın tenini okşayan hafif bir esinti, ışıl ışıl bir güneş, mis çiçek kokuları, çam ağaçlarının serin gölgesi ve aile sıcaklığı..... Herşey huzur doluydu. Uzun zamandır bu kadar gevşememiştim ve uzun zamandır bu kadar da yememiştim.

Huzur.............

En büyük zenginlik bence budur!

2 Temmuz 2010 Cuma

KOKOŞ HANIM



Mürdümle mor arası tuniğimi biraz olsun renklendirmek için önce bir kolye yapmak istedim. Ancak tuniğimin kumaşı metale karşı fazlasıyla duyarlı, böylece kolyeden vazgeçtim. 

Daha önce yaptıklarımdan farklı bir broş yapmaya karar verdim. 


Danteldi, boncuktu, deriydi, tüydü derken ortaya bu kokoş hanım çıktı.



















Sadece sırtında büzgü detayı olan tuniğimin aksine fazlasıyla iddialı broşum zıtlıklarıyla güzel bir kombin oluşturdu.

 

Bu da tuniğim ve ayakkabılarım. Beni yakından tanıyan bütün arkadaşlarım bilir, ben bir ayakkabı delisiyim. Her gün bir çift ayakkabı alsam, bıkmam ayakkabılardan. Herşeyden fedakarlık ederim ama ayakkabılarımdan vazgeçemem.Öyle marka takıntım da yoktur. Yeter ki  beni kendine aşık edecek bir detayı olsun. Bazen rengine, bazen topuğuna, bazen ufacık bir aksesuarına vurulur, nerede nasıl giyeceğim diye düşünmeden ayakkabı alırım. Sonra da ayakkabıya kıyafet uydurmaya çalışırım. Bu bahaneyle ayakkabılarımı da sizinle paylaşayım istedim.



Bu arada Özgül'üm tuniğin kumaşı sana tanıdık geldi mi?


Not. Bu arada bu kokoş hanımın adı minik serçe olarak değiştirildi. 10 marifetteki arkadaşlar Sezen Aksu ya benzettiler kendisini. Gerçekten de benziyor değil mi?

1 Temmuz 2010 Perşembe

HER YER ÇİÇEK


Size salonumda değişiklik yapmak isteğimden bahsetmiştim ve salonum için ilk tasarımımı da sizinle 'Bu Ne Bu??? Kırlent Bu!' başlıklı yazımda paylaşmıştım.

 İşte ikinci kırlentim.


Bu sefer kırık beyaz taftadan çiçekler yapıp, ortalarına da pembe boncuklar diktim. 

 

Nasıl yaptın derseniz, şöyle:


 


         

Taftayı ipliklenmeyecek şekilde nasıl kestiğime gelince aşağıda gördüğünüz makasla.


Bu makası yaklaşık 35 yıl önce rahmetli dedem iş için gittiği Gaziantep'ten annem okulda kullansın diye almış.
O zamanlar annem kız meslek lisesinin dikiş bölümünde lise öğrencisiymiş. Düşünün onca yıl saklamış annem ve şimdi ben, benden yaşlı bu makası kullanıyorum. Teşekkürler dedeciğim, mekanın cennet olsun!