23 Mayıs 2010 Pazar

YILLAR SONRA KALDIĞIMIZ YERDEN

Dostluk, başka birşeydir. Aileni seçemezsin, çocuklarını, akrabalarını, iş arkadaşlarını, komşularını hatta bazen arkadaşlarını da seçemezsin. Çoğu zaman mecburi bulunduğumuz ortamlarda yine mecburen kendimize çevre ediniriz, ama DOST başkadır.

Kendimiz seçeriz, yıllarla, ayrılıklarla, zorluklarla, farklarla, uyuşmazlıklarla, acılarla deneriz, besleriz. Sonuçta gerçek dostu bulmuşsak, ömür boyu bırakmayız, sonsuza dek dost kalırız.

Şanslıyım ki benim sayısız arkadaşım değil, iki elin parmakları kadar dostum var.

Bu dostlardan biri, can dostum, dert ortağım, sırdaşım, yol arkadaşım, Özgül'üm,  en az onun kadar sevdiğimiz eşi Özkan ve doğduğundan beri henüz görebildiğimiz şeker oğlu Bora, 19 Mayıs tatili vesilesiyle bizim konuğumuzdu.

En son görüşmemizin üzerinden neredeyse dört yıl geçti.O zaman annesinin karnında olan Bora şimdi, üçbuçuk yaşında, o zaman üçbuçuk yaşındaki Efe yedi buçuk yaşında ve henüz ortada fikri bile olmayan Ecesu iki yaşında.



Dost olmanın en büyük göstergesi bu bence; yıllar sonra kaldığımız yerden....

Biz iki aile; dört yetişkin, üç çocuk, herzaman bir aradaymışız, hergün birbirimizi görüyormuşuz gibi, tek bir yadırgama, en ufak bir tereddüt yaşamaksızın sarmaş dolaş olduk. Aynı aileden insanların bile zor yakalayacağı bir uyumla aynı evde çok mutlu üç gün geçirdik.



















Evde misafir yoktu, beraber yemek yapıldı, beraber sofra kuruldu, beraber yendi, beraber ev toplandı.

Biz Özgül'ümle üniversitede dört yıl aynı yurdu, hayatımızın en güzel dört yılını paylaştık. Mezuniyetimizin üzerinden oniki yıl geçti, biz dostluğumuzdan vazgeçmedik. Bir araya gelince böylesine bir uyumda olmamız doğal. Fakat eşlerimizin de bu uyumda olması, çocuklarımızın kardeş gibi birbirlerine kenetlenmesi bizim dostluğumuzun sıcaklığından, şansımızdan, elbet eş seçimimizdeki başarımızdan  ve çocuklarımızı sevgi dolu yetiştirebilmemizden.



Sizi şimdiden özledik Kaygusuz ailesi. Uzun kahvaltı sohbetlerimizi, kahve keyiflerimizi, hep beraber kurduğumuz akşam sofralarını, gecenin geç saatlerine kadar dertleşmelerimizi, çocuklarla boğuşmalarımızı ve daha pek çok şeyi, çoook özleyeceğiz.

Bu sabah fotoğraflara bakarken oğluşum 'anne Boriş'i çok özledim ben' deyip odasına kaçtı, kızım hala odaları dolaşıp 'dedeee' diye bağırarak Özkan Amcasını arıyor.

Sizi seviyoruz, can dostlarımız....

En kısa zamanda görüşmek üzere.

4 yorum:

asosh dedi ki...

süper çocuklar allah bağışlasın...dostlukları sizin gibi sürsün efem...

Unknown dedi ki...

canim arkadasim,kardesim..
bizde cok buyuk keyif aldik,iyi ki varsiniz,sizde cok ara vermeyin ne olur..ilk firsatinizda Izmire bekliyoruz..

Ps.Gece sohbetlerimizi,super leziz yemeklerini,keyifli,uzun sabah kahvaltilarimizi unutmayacagim.. kocaman sariliyorum,opuyorum..

hersey icin tsklr..

Unknown dedi ki...

Sevgili Çiğdem,

Çok güzel ve etkileyici şeyler yazmışsın. Güzel düşüncelerini biz de aynen paylaşıyoruz. Bizim için de sizinle beraber olmak çok güzeldi. Efe ve Ece'yi çooook öp yerimize.

Adsız dedi ki...

Ben de cocuklari boyle gorunce ne kadar sizleri ne kadar ozledigimi ve ne cok sey kacirdigimi anladim..Cok guzel zaman gecirmissiniz, keske ben de sizinle olabilseydim..Sizlerin de fotograflarinizi bekliyorum:))
Cok cok sevgiler,
Fatma