22 Aralık 2010 Çarşamba

FENERBAHÇE SEVDASI UĞRUNA

Bu hafta sonu Ankara ziyaretimi eşimle birlikte yaptık. Gecenin bir vakti düştük yollara, sağ salim Ankara'ya ulaştık. 


Bu sefer yine ODTÜ'de konakladık. Kampüste olmak o kadar iyi geliyor ki insana. Her yer kıpır kıpır.


Kampüsün enerjisinden kopmayalım istedik, yemeğimizi orada yemeye karar verdik. 

Gençlerin üzerindeki giysilere dikkat !
ODTÜFEB , Odtülü Fenerbahçeliler !


Cumartesi gecesi Fenerbahçe'nin  maçı olduğu için digitürk yayını olan bir restoran seçtik. Pek çok Fenerbahçeliyle birlikte tezahüratlar eşliğinde güle oynaya yedik yemeğimizi. Bir futbol maçını ilk defa baştan sona izledim  sanırım. Ortamın heyecanına öyle bir kapılmışım ki , golle birlikte çığlıklar atıp, eşime sarılırken buldum kendimi. 

Maçtan sonra Ankara'nın ayazına rağmen romantik bir yürüyüş yaptık. Sadece bir günlük de olsa kendimizi üniversiteli iki aşık gibi hissetmek güzeldi.


Bu kadar keyifli bir akşamın gecesi maalesef eşimin karın ağrısıyla bölündü. Sanırım kendi kendimize nazar değdirdik. 

Karın ağrısını takip eden bulantıyla bütün geceyi banyoda geçirdi. Galiba maç seyrederken yediği kebap dokunmuştu.

Ertesi sabah daha da kötüleşince medikoya gitti. Gıda zehirlenmesi teşhisiyle ambulansla en yakın hastaneye sevkedildi. Bütün günü hastanede geçirdi. Serumlar, iğneler derken öğleden sonra bir parça düzeldi de evimize dönebildik. 

Mediko ambulans deyince eski bir anı canlandı gözümde. Bir gece Fatoş'um rahatsızlanmıştı da yurda ambulans çağırmıştık. Fatoş'un yanında ambulansa binmiştim o gün, hayatımda ilk kez. Sen de hatırladın mı Fatoş'um?  Ne günlerdi....

Dönüşte eve gelmeden hastanenin acilindeydik yine. Kan tahlili, iğne, ilaç derken gece yarısı döndük evimize. İki günlük ev istirahatinden ve ilaçlardan sonra bugün biraz daha iyi kocacığım. 

Böylece bir haftayı daha geri bıraktık. Darısı kalan haftalara....

1 yorum:

Cocukla Cocuk dedi ki...

çok geçmiş olsun, gıda zehirlenmesi çok fena..