29 Ocak 2011 Cumartesi

BÜTÜN ÖĞRENCİLERE İYİ TATİLLER

Cuma sabahı tatlı bir telaşla uyandık, malum karne günüydü. Oğluşumu servisiyle okula uğurladıktan sonra ben de hazırlanıp çıktım. Çıktım, lafın gelişi....

Bizim oturduğumuz apartmanın karşısında bir ilköğretim okulu var. O okulun velileri arabalarıyla caddeyi tıkamakla kalmamış, garaj girişi olduğu açıkça belli olan ve pek çok uyarı levhasıyla donatılmış garaj girişine de araba park ederek çıkışı da kapatmışlardı. 

Neyse ki garaj girişindeki arabalardan birinin sahibi arabasının başında durmayı akıl etmişti de onun bin zahmet, bin naz açtığı boşluktan arabayla akrobasi hareketleri yaparak, caddedeki arabalardan kavga dövüş yol açarak nihayet trafiğe çıkabildim.

Yolun kenarında ikinci hatta üçüncü sıraya park etmiş ve hatta garaj girişini kapatmış amca ve teyzeler benim telaş içinde yol istememe bir bozuldular,  bir sinirlendiler, sormayın.

Aynı kargaşanın bizim okulun da önünde yaşanıyor olduğunu geçen seneki tecrübelerime dayanarak tahmin ettiğim için hiç şansımı zorlamadan iki sokak öteye park ettim arabamı. Okulun kapısı önünde, ikinci sıraya park etmiş araçlardan ve ısrarla okulun girişinin olduğu sokağa park etmek isteyen araçlardan öyle bir karmaşa vardı ki, yaya olarak bile okula ulaşmam hayli uzun sürdü.

Bunca karmaşadan sonra neyse ki oğluşumu ödülünü almış, fotoğraf çektirirken görmeye yetişebildim. Karnelerimizi de aldıktan sonra öğretmenimizle vedalaşıp okuldan ayrıldık.

Kapı önünde yine aynı karmaşa devam ediyordu. Arabaya binmek için biz biraz yürüdük ama o karmaşaya hiç girmeden rahatça evimize döndük.

Toplum olarak hak etmediğimiz daha da önemlisi bir türlü sindiremediğimiz bir lüksü yaşıyoruz bence. Bu şişirilmiş lüks hayatımızın en vazgeçilmez oyuncakları da arabalarımız. Mümkün olsa da evlerimize kadar arabayla girip, onun içinde yatıp kalksak. İki adımlık markete bile arabayla gider olduk. İlle de gideceğimiz yerin kapısına park edeceğiz arabayı, iki adım atmaya tahammülümüz yok.

Hem oturduğumuz mahalledeki okulun velileri, hem de bizim okulumuzun velilerine sesleniyorum;

Sadece iki sokak öteye park edip tıpış tıpış yürüyerek de okula gidilebiliyor !!!! 

Bilginize!!!!

Ben denedim ve başardım !

Sanırım siz de yapabilirsiniz!

Siz bütün görgüsüzlüğünüzle çocuğunuzun mutluluğunu paylaşırken, başkaları kendi çocuklarının mutluluğuna geç kalıyor yada daha önemlisi bir hasta hastaneye yetişmeye çalışıyor olabilir!

Hepsi bir tarafa hayırlısıyla karnemizi aldık, tatile girdik, mutluyuz. 

Sadece küçük cadımız EceSu çok hasta olduğu için abisinin bu heyecanına ortak olamadığından biraz buruktuk. Abisini okulunda ziyaret etmeyi çok sevdiği için karne gününü heyecanla bekliyorduk ama kısmet olmadı.

Sanırım kar yağışının gecikmesiyle baş gösteren salgına önce EceSu sonra ben yakalandık. Keçi gribi dedikleri kadar var, neredeyse beş gün oldu ama hala hastalığın seyri hafiflemedi. 

Şükürler olsunki şu an ben bunları size yazarken dışarı da lapa lapa kar yağıyor. 

Bütün çocuklara hastalıksız, keyifli bir yarıyıl tatili diliyorum.

Anneler de bol bol sabır ...

Hiç yorum yok: